Onyedinci Hutbe

اندرز

*

فِيهِ آيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَّقَامُ إِبْرَاهِيمَ ۖ وَمَن دَخَلَهُ كَانَ آمِنًا

وَلِلَّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلًا ۚ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ عَنِ الْعَالَمِينَ

وَقَالَ رَسُولُ صلَّى الله عَلَيهِ وَسَلَّم

يا ايُّها النّاس قد فرض عليكم الحجُّ فَحجّوا

Muhterem Müminler!

Şerefli dinimiz İslam’ın temel esaslarından biri de Hac’dır. Hac, akıllı, zengin, hür, sıhhatli ve yolculuk şartlarına sahip olan erkek ve kadın her müslümana, (ömründe bir defa olmak üzere) farzdır. Kitap, Sünnet ve İcma’ ile sabit olan Allah-u Azîmüşşan’ın bu kesin emrini kabul etmemek veya “Araplara para yedirmek için gidiyorlar” gibi sözlerle hafife almak, îmansızlıktır, küfürdür.

Yüce Allahımız, mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerîm’de şöyle buyururlar:

“Şüphesiz ki, yeryüzünde insanlar için kurulan ilk mabed, Mekke’de bulunan çok mübarek ve bütün âlemlere hidâyet olan Kâbe’dir. Orada Allah’ın kudret ve azametini gösteren apaçık âyetlerle İbrahim’ın makamı vardır. Kim oraya girerse emin olur, emniyet bulur. Oraya gitmeye gücü yeten her kimsenin o Beyt’i haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır, farzdır. Kim küfreder, bu farzı tanımazsa, şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnîdir” (Âl-i İmran, 96-97).

Allah-u Azîmüşşan’ın son elçisi, Peygamberimiz efendimiz ﷺ ise, bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyururlar:

“Ey nas, şüphesiz ki hac, sizin üzerinize farz kılınmıştır. O halde haccınızı îfa ediniz”.

Sevgili Peygamberimiz ﷺ başka bir hadîs-i şerîflerinde ise şöyle buyurmaktadırlar:

“Kim ki, kendisini Beytullah’a ulaştıracak azık ve yol vasıtasına sahip olur da, haccını eda etmezse, o kimsenin yahudî ve hıristiyan olarak ölmesine hiçbir mani yoktur”.

Aziz Müminler!

O halde, kendisine hac farz olan her müslüman, bu farzı bir an önce yerine getirmek zorundadır. Oğlumuzu-kızımızı evlendirmek, yaşlanmayı beklemek gibi düşüncelerle haccı geciktirmek İslâmî değildir. Böyle bir düşünce, hac farziyyetini yerine getirememek gibi büyük bir thelikeye sebep olabilir. Bunun içindir ki, Şanlı Peygamberimiz ﷺ hadîs-i şerîflerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Kim haccetmek istiyorsa, acele etsin”.

Şerefli Müminler!

İslâm’ın beş şartından biri olan hac, büyük ve şanlı bir ibadettir. Dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen müslümanları, tek bir vücud halinde Allah’ın huzuruna yönelten Rabbanî bir ibadettir. Irk, renk, şekil, servet, şöhret, mevki ve lisan farkı gözetmeden, milyonlarca müslümanı, îman birliği, gönül birliği içinde birbirine kaynaştıran, İslâm’ın kardeşlik sancağı altında toplayan eşsiz bir ibadettir.

Îmanlı gönülleri, dünyevî her türlü düşünceden uzaklaştırarak, yüce makam Beytullah’ın etrafında Allahu Ekber, Allahu Ekber sedâlarıyla pervaneleştiren Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, Lebbeyk lâ şerîke leke Lebbeyk yani: Da’vetine ve taatine koştum Allahım. Senin eşin, ortağın yoktur Allahım. Mülk senin, nîmet senin, sayısız hamd-ü senâ sana mahsustur Allahım sesleriyle yeri-göğü coşturan ulvî bir ibadettir.

Sevgili Peygamberimiz ﷺ hadîs-i şerîflerinde şöyle buyururlar:

“Telbiye eden (yani, لبّيك اللهم لبّيك diyen) hiçbir müslüman yoktur ki, onunlar birlikte, yerin her tarafı parça parça olup, sağından ve solundan taş, ağaç ve kuru toprak parçaları da telbiye etmesin”.

O halde Müminler!

Üzerimize hac farz olmuş ise, onu yerine getirmekte acele edelim. Hacca gitmeden önce, haccın âdâp ve erkânını iyice öğrenelim. Milyonlarca îman ordusunun, Kâbe-i Muazzama’yı tavaf kervanına, Arafat-taki vakfe ulviyyetine, Safa ile Merve arasındaki coşkun akışlarına, Mina ve Müzdelife’deki irfan dalgalarına biz de katılalım. Kur’an-ı Kerîm’in cihanı aydınlatmaya ve insanlığa şifa sunmaya başladığı, kâinatın efendisi Allah Resûlü ﷺ’in ayak bastığı o mübarek beldeleri ziyaret etmekte gecikmeyelim. “Kim kabrimi ziyaret ederse, şefaatim ona vacip olur” buyuran, Resûlümüz, Efendimiz’in Medîne-i Münevvere’de bulunan kabr-i şerifini de ziyaret edelim. Duaların makbul olduğu o mukaddes topraklarda, müslüman kardeşlerimizin İslâm dînini tam yaşamaları ve insanlığın hidayet bulması için Yüce Rabbimiz’e dua ve niyaz edelim. Kesinlikle bilelim ki, insanlık ancak İslâm’la kurtuluşa erecektir.

Lasă un comentariu